Hangi İnsanla Çalışırsınız?

İnsanların yetenekleri, becerileri, eğitimleri, ilgi alanları, başarıları, zekalar, alışkanlıkları, öz geçmişleri vb. bir çok özellikleri birbirinden farklıdır. Aynı insanda bu özelliklerin hepsini birden bulmak da oldukça zordur. Ayrıca bu özelliklere ek olarak da çalışacağınız insanla uyumunuz önemli. Çünkü sizin alışkanlıklarınız yetenekleriniz bilginiz ve diğer özelliklerinizin de çalışacağınız insanla uyum göstermesi gerekir. Peki bu kadar farklılık karşısında çalışacağınız veya ekibinize alacağınız uygun kişiyi nasıl seçeceksiniz.

Çeşitli kamu kuruluşlarının kalite sistemlerinin kurulmasında kısa süreli geçici koordinatörlük görevi yaptım. Bu projelerde çalışacağım kişileri ben seçmemiştim. Kendi seçtikleri kişilerle çalışmak zorunda kaldım. Kısa zaman diliminde projeyi başarabilmem için görev dağılımı yapmam ve insanlara yapacakları işi söylemem gerekiyordu. İlk çalışmalarda benimle çalışmak için seçilmiş olan kişilerin performansları hiç iyi gitmiyordu. Benim tarif ettiğim konuları bile istediğim doğrulukta yapamıyorlardı. Bazıları ise çok iyi yapıyordu. Ekibimde olan 15-20 kişinin sadece 1-2 kişisi benim istediğimi iyi anlayıp yapabiliyor, proje ilerlerken yaptığım görev dağılımlarını tekrar tekrar kişilerin performansına göre değiştirmek durumunda kalıyordum. Bu da projenin planlanan şartlarını yerine getirmemizi engelliyordu. Bütün bunlara rağmen ilk projemizi istenen zamanda ve daha ileri seviyede başardık. Ancak hafta sonları, geceleri bile çalışmak zorunda kalmıştım.

Daha sonra başka kuruluşlarda da aynı sistemleri kurmak için görevlendirildiğimde benimle çalışacak daire başkanı, müdürler, mühendisler, sekreterya ile tanıştırıldığımda görev dağılımı yapmadan önce kişilerin yeteneklerini ve bana sağlayacakları katkıyı ölçebilecek kendimce geliştirdiğim bir formül uygulamaya başladım. Gittiğim kuruluşların yönetmeliklerini, işleyişini, yaptığı faaliyetleri tanımam en önemli zamanımı alıyordu. Ben de ekibime en çok burada ihtiyaç duyuyordum. Kişilerin seçimini yaparken bu ihtiyacıma en iyi cevap verebilecekleri seçmeye çalışırdım. Bunun için hiçbir kitapta yazmayan şu formülü uyguluyordum.

Çok basit olarak yaptığım formu boş sayfaya elimle çizip birine verir, bunu eliyle veya bilgisayarla benim tarif ettiğim şekilde yapmasını isterdim. O kişi yapıp getirdiğinde bakardım ki benim elimle yazıp tarif ettiğim bir şeyi bile eksik veya yanlış yapmış Aynı tarifi diğer bir kişiye verip ondan da aynı şeyi yapmasını isterdim. Bakardım o da ne eksik ne fazla sadece benim dediğimi yapmış. Bir diğerine aynı işi verirdim, o kişi hem benim söylediğimi yapmış, hem de böyle daha iyi olmaz mı diye alternatif bir şey yapmış ve bana bakış açısı kazandırıyordu. Hepsine de aynı zaman ve süreyi tanıyordum.

Benim için de en önemlisi bu üçüncü yaklaşımı sunan kişi veya kişiler oluyor. Bu kişilerle birebir çalışıp kafa yorarken, sadece söyleneni doğru yapana tarif ettiğim şeylerin yapılması görevini, tarif edileni bile eksik veya yanlış yapan kişilere de fotokopi çekmek gibi kendinden bir şey katmasını beklemediğim konularda çalışması görevlerini verirdim. Çünkü sınırlı zaman diliminde yanlış yapan insanın yanlışını düzeltmeye zaman bulamayacağımı, sadece söyleneni yapan kişiye her şeyin benim tarafımdan söylenmesi gerektiği de çok zamanımı alacağı ve her şeye benim kafa yoracağımı göstermekte idi. Ancak bana alternatif uygulamaları sunan kişiler kurumla ve konuyla ilgili çok iyi bakış açısı kazandırdıklarından planlanan zamanın da ilerisinde hareket etmemizi sağlıyordu.

Ne zaman bu şekilde bir seçme metodu ile çalışacağım ekibin görev dağılımını yaptıysam, bu ekiple zamanında önce projeleri başarılı bir şekilde bitirmiş olurdum. Bu tecrübemi müthiş bir canlı olan insanlarla çalışmayı planlayan kişilere anlatmayı bir görev olarak düşündüm.

Hidayet Şahin’in İnsanla Başa Çıkma Yöntemleri adlı kitabından alıntıdır.

Yorum bırakın